Cumhurbaşkanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) dahil tüm üniversitelerde özerklik, bağımsızlık ve özgürlükten yana olduklarını belirterek, “Üniversitelerimiz, özerk olmalı, bilim yuvası olmalı, partizanlık yuvası yapılmamalı” dedi.

Akıncı, yargıyla ilgili Anayasa değişikliği paketinin Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile aynı gün referanduma sunulması konsunda bazı endişeleri olduğunu ancak Meclis’te yeterli çoğunluğun sağlanması ve halk iradesinde onay bulması halinde görev ve sorumluluğunu geciktirmeden yerine getireceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, bölgesel toplantılarına önceki gece Çatalköy’de devam etti. Akıncı Kıbrıs konusu başta olmak üzere, DAÜ’deki gelişmeler ve Anayasa değişikliği konusuna yönelik değerlendirmelerde bulundu, görüşlerini açıkladı.

DAÜ Rektörü’nün istifasını açıkladığı basın toplantısında ortaya koyduğu bazı ifadelerin kendisini de ilgilendirdiği için bu konudaki görüşlerini kamuoyu ile paylaşması gerektiğini kaydeden Akıncı, geçtiğimiz Eylül ayında DAÜ’nün kırkıncı yılı vesilesi ile düzenlenen, Mor ve Ötesi Müzik grubu ile Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın yer aldığı, çoğu genç yoğun bir katılımın olduğu konserde, hükümet yetkililerinin ardından Cumhurbaşkanı olarak son plaketi kendisinin verdiğini, bu sırada birkaç söz söylediğini anımsattı.

Konserde daha önceden planlanmış bir konuşması olmadığını, plaketi vermesinin ardından Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın dördüncü yılının yanısıra, DAÜ’nün kırkıncı yılı nedeniyle DAÜ yönetim kadrosunu, öğretim görevlilerini ve çalışanlarını kutlamak istediğini anlatan Akıncı, başkalarına söz verilmeyip, sadece kendisine söz verildiği yönündeki suçlamaların doğru olmadığını kaydetti. Oradaki konuşmasında tıpkı insan vücudunun oksijene ihtiyacı olduğu gibi, bilim ve sanatın gelişebilmesi için özgürlüğe ihtiyacı olduğunun altını çizdiğini anımsatan Akıncı, bu konunun büyüdükçe büyüdüğünü, hatta Başbakan Yardımcısı’nın rektörü arayarak ‘peşine düştüler’ dediğinin, bizzat rektör tarafından açıklandığını aktardı.

Kendisinin DAÜ’de rektörün kim olacağı ile ilgili bir tavrının söz konusu olamayacağını, aynı durum hangi rektörle ilgili olsa yine aynı tavrı takınacağını belirten Akıncı, “DAÜ dahil tüm üniversitelerde özerklik, bağımsızlık ve özgürlükten yanayız. Yıllardır sürdürdüğümüz bu tavrımızı YÖDAK başkanını seçerken de sergildik ve burada siyasetle ilgisi ve hiçbir üniversite ile ilişkisi olmayan, akademik anlamda çok güçlü bir biyografisi olan birini atadık” dedi. Akıncı, “Siyaset üniversitelerden elini çekmeli, DAÜ’den de çekmeli, orası partizanlık yatağı haline getirilmemeli. Geçmişte bunların çok acısı yaşandı, bundan sonra yaşanmamalı. Üniversitelerimiz, özerk olmalı, bilim yuvası olmalı, partizanlık yuvası yapılmamalı” dedi.

“İki Önemli Olayın Aynı Gün Yaşanması Sıkıntılara Neden Olabilir”

Cumhurbaşkanı ve Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, yargı ile ilgili üzerine çalışılan Anayasa değişikliği paketinin Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile aynı gün referanduma sunulması konusunda bazı endişeleri olduğunu, ancak Meclis’in kendi içinde yeterli çoğunlukla Anayasa paketini onaylarak imzasına göndermesi halinde de, görev ve sorumluğu gereği bunu geciktirmeden onaylayacağını söyledi.

Yüksek Mahkeme Yargıçlarının sayısının artırılması ve Başsavcılığı da kapsayan emekli yaşının ileriye çekilmesi ile ilgili bir düzenleme ihtiyacından söz edildiğini belirterek, konunun içeriğinden bağımsız olarak ilk günden beri bazı endişelerini dile getirdiğini kaydeden Akıncı, 2014 yılında yerel seçimlerle birlikte halkın onayına sunulan, üstelik Meclis’teki tüm partilerin onayı ile geçen Anayasa değişiklik paketinin halk tarafından %60’ın üzerinde bir oyla reddedildiğini anımsattı. İki önemli olayın aynı gün olmasının sıkıntı yaratabileceğini belirten Akıncı, Cumhurbaşkanı olarak endişelerini söyleyerek, uyarılarını yaptığını, ancak Meclis’te yeterli çoğunluğun sağlanması ve halk iradesinde onay bulması halinde görevini yerine getireceğini söyledi.

“Bulanıklık Geçmişte Kaldı, Hedef Netleşti”

Mustafa Akıncı, geçtiğimiz 5 yılda Kıbrıs sorunu bağlamında önemli bir dönemden geçilerek 1960 yılından sonra ilk kez garantörlerin de dahil olduğu bir süreç yaşandığını ancak BM Genel Sekreteri’nin ‘Tarihi bir fırsattı, ancak ne yazık ki son kilometreyi gidemedik’ sözleri ile ifade ettiği gibi, tarihi bir fırsatın yitirildiğini kaydetti. Crans Montana’da devrilen masanın yeniden ayağa kaldırıldığı Berlin’de bulanıklığın geçmişte kalarak hedefin artık netleştiğini vurgulayan Akıncı, Nisan seçimlerinin ardından tarihi fırsatın yeniden kapımızı çalacağını, BM Genel Sekreteri’nin taraflar ve garantörlerle iyi bir hazırlığın ardından süreci yeniden başlatma kararlılığında olduğunu ifade etti.

“Önemli Bir Kavşaktayız”

Akıncı, Kıbrıs Türk tarafı olarak masada “Ben artık Federasyondan vazgeçtim, 2 ayrı devleti görüşelim” dendiği anda masanın tekrar devrileceği, ama altında bu kez Kıbrıs Türk halkının kalacağı uyarısında bulundu. AB içinde iki ayrı egemen, bağımsız, uluslararası tanınmışlığı olan bir seçeneğin bu konjonktürde mümkün olmadığını belirten Akıncı, “Sorun devam ediyorsa çözüm arayışı da devam edecek. Çok önemli bir kavşaktayız, ya federal bir çatı altında siyaseten eşit, yetkileri geliştirilmiş 2 kurucu devletli, tarafların birbirine tahakküm etmeyeceği, etkin katılım, yani kararların her iki tarafın da onayı ile alınacağı ve dönüşümlü başkanlığın olacağı bir formülü hayata geçireceğiz, ya da bölünmüşlük daha da perçinlenecek” dedi.

“Kıbrıs Türk Halkı Gerçeklerin Farkındadır”

Doğalgaz konusunda ise akıl yolunun ortaklaşmayı ve işbirliğini işaret ettiğini, Kıbrıs Türkü ile Türkiye’yi denklemin dışında tutmanın kimseye fayda getirmeyeceğini kaydeden Akıncı, yaşanan gerginlikler de dikkate alındığında çözümün sadece Kıbrıslıların değil, bölgenin ve Türkiye’nin de ihtiyacı haline geldiğini kaydetti. Kıbrıs’ta atılacak yanlış adımların, sadece Kıbrıs Türkünü değil, Türkiye’yi de dünyada tecrit etme noktasına götüreceği uyarısında da bulunan Akıncı, Kıbrıs sorununun çözüm yoluna girmesinin Doğu Akdenizdeki enerji kavgalarını bitirerek, tarafların kazançlı çıkacağı yeni formüllerin ortaya çıkmasına vesile olacağı gibi, Türkiye’nin de bölge ve avrupa ile daha barışık hale gelmesine yol açacağını kaydetti.

Akıncı, tüm bu gerçeklerin farkında olan Kıbrıs Türk halkının günü geldiğinde vereceği oyun, sadece Kıbrıs ve çevresini değil, daha ötesini etkileyecek anlam ve önemde olduğunun bilincinde olduğunu vurguladı.