Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Tufan Erhürman, beraberindeki heyetle birlikte Gürdağ Trading & Industry Ltd., Kale Boya, Narin Bakery ve Ekor Premier adlı işletmeleri ve Maraş Gençlik Kulübü’nü ziyaret etti. Ziyaretlerde konuşan Erhürman, Cumhurbaşkanlığı seçimine 3 ay kaldığını, ancak önemli olanın kalan 3 aylık süreçte söylenecek sözlerin değil, Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasındaki 5 yıllık süreç olduğunu ve temel meselelerinin bu 5 yıllık süreçte Kıbrıslı Türk halkının neler yapacağı olduğunu vurguladı.

“HİDROKARBONDA RUMLARIN NE KADAR HAKKI VARSA, BİZİM DE VAR”

Doğu Akdeniz’de ve Ortadoğu’da ciddi gerginlikler yaşandığını söyleyen Erhürman, bu gerginliklerde Kıbrıs adasının etrafında bulunan hidrokarbonun büyük payı olduğunu vurguladı. Erhürman sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu hidrokarbon üzerinde Kıbrıslı Rumların ne kadar hakkı varsa, Kıbrıslı Türklerin de o kadar hakkı vardır. Bu hak yalnızca mülkiyet hakkı değildir. Aynı zamanda onların ne kadar söz hakkı varsa bizim de o kadar söz hakkımız vardır. Kıbrıslı Rumlar kendileri de şunu söylüyorlar, bu hidrokarbonun Avrupa’ya ulaştırılmasının en doğru, en ekonomik ve en güvenli yolu Türkiye üzerinden ulaştırılmasıdır. Kıbrıs Rum Kesimi muhalefet partisi AKEL’in Genel Sekreteri Kiprianu da Türkiye kanalında katıldığı televizyon programında bunu vurguladı. Ama Kıbrıslı Rum lider Anastasiadis, İsrail ve Yunanistan ile East Med anlaşmasını imzaladı ve bu anlaşma aracılığıyla o hidrokarbonu Malta üzerinden İtalya’ya götürmeye kalktı. Bütün dünyada bu işten anlayanlar diyor ki bu hiçbir şekilde verimli bir yol değildir. Önümüzdeki 5 yılda bu soruna çözüm bulmamız gerekiyor. Biz çözüme hazırız. Hidrokarbonu paylaşmaya ve birlikte yönetmeye hazırız. Hidrokarbondan birlikte kazanmaya ve sadece Kıbrıs’a değil Doğu Akdeniz’e de, Ortadoğu’ya da barış getirmek için çalışmaya hazırız.”

“SORUNLARIMIZ HER GÜN DAHA KARMAŞIK HALE DÖNÜŞÜYOR”

“Bu memleketin içinde hâlâ yol sorununu çözemedik, trafik sorununu çözemedik, sağlıktaki, eğitimdeki sorunları çözemedik. Her gün daha da karmaşık hale dönüşüyor bu sorunlar. Cumhurbaşkanı içeride de dışarıda da topluma liderlik etmeli. Yani her yerde bir şeyler yapmamız lazım. Hükümetlerin ömürleri kısa süreli olduğundan bir istikrar sağlanamıyor. Uzun soluklu projelere imza atılamıyor. Bu siyasi istikrarsızlık içerisinde, Cumhurbaşkanlığı makamının 5 yıllık istikrarlı görev süresiyle artık bu konularda çok daha fazla aktif olması lazım. Cumhurbaşkanı Akıncı’nın görev süresi içerisinde 5 başbakan görev yaptı. Cumhurbaşkanının ne koalisyon ortağı var ne erken seçimi var. En azından hükümetler kurulup bozulurken, birinden diğerine köprü vazifesini sürdürebilir. Çünkü bizim anayasamız, Cumhurbaşkanı’na Bakanlar

Kurulu’na başkanlık etme yetkisi vermektedir. Cumhurbaşkanlığı makamı sembolik bir makam değildir.”

“CUMHURBAŞKANI LEFKOŞA’DA OTURUP BEKLEMEMELİ”

“Biz çözüm irademizi Annan Planı’nda gösterdik. Crans Montana’da da gösterdik. Barışı inşa çabamız da ortada. Biz bu defa beşli konferansa, öngörülebilir ortamın oluşması için gideceğiz, artık bu işi daha fazla böyle sürüncemede bırakmak istemiyoruz. Bütün çözüm irademize rağmen hâlâ doğrudan ticaret yapamıyoruz. Biz hala ülkemize direkt uçuş getiremiyoruz. Biz hala sporcularımızı uluslararası müsabakalara gönderemiyoruz ve bunların hiçbirinin meşru gerekçesi yok. Ama bunu bütün dünyaya anlatmalıyız. Bizim Cumhurbaşkanımız toplum lideridir. Anastasiadis ne kadar toplum lideriyse, bizim Cumhurbaşkanımız da o kadar toplum lideridir. O yüzdendir ki bizim Cumhurbaşkanımız bütün dünya ülkelerinin büyükelçileriyle görüşebiliyor. Bizim Cumhurbaşkanımız Amerika Birleşik Devletleri’nin Başkan Yardımcısı’nı kendi makamında kabul etti zamanında. Çünkü Cumhurbaşkanlığı Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında toplum liderliği makamıdır. O yüzden benim turizmle ilgili sorunlarımı, ticaretle ilgili sorunlarımı, annesi Türkiye doğumlu, babası Kıbrıs doğumlu çocukların İnsan Hakları ihlalleriyle ilgili sorunlarını benim Cumhurbaşkanım bıkmadan, usanmadan bütün dünya ülkelerine anlatmalıdır. Cumhurbaşkanı’nın Lefkoşa’da oturup beklememesi gerekir. O yüzden hem dışarıda hem içeride arı gibi çalışan bir Cumhurbaşkanlığı makamına ihtiyacımız var. Bunu yapacak görev de var, yetki de var, bütçe de var.”