Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, yurtsuzlaşma sürecine bir an önce dur denmesi gerektiğine işaret etti ve “Gidilecek köyün minarelerinin göründüğünü dört yıldır anlatıyoruz” ifadelerini kullandı. 

Doğanköy'de ağızlıksız olarak gezdirdiği köpeği yayayı ısıran kişiye yasal işlem... Doğanköy'de ağızlıksız olarak gezdirdiği köpeği yayayı ısıran kişiye yasal işlem...

Erhürman’ın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımı şu şekilde: 

“Gidilecek köyün minarelerinin göründüğünü dört yıldır anlatıyoruz.
"Yabancılara düzensiz, kuralsız, uluslararası hukuku görmezden gelen mal satışı, başımıza içeride de, dışarıda da iş açacak" derken biz, "yürüyün da gorkmayın" diyenler bir yanda, "yürüyelim de gorkmayalım" diyenler de öbür yandaydı.
Önce kontrolsüz nüfus artışının önemli bir unsuru haline geldi bu konu. Belli ilçeler, bölgeler hızla yabancılaştı. Kıbrıs Türk halkı yurtsuzlaştı. Çoluğuna, çocuğuna ev alamaz, hatta kiralayamaz hale geldi.
Sanıldı ki yalnızca alıcıyı etkileyecek bu durum. Satıcı sattıkça satacak, uçtukça uçacak.
Sonra uluslararası basında çıkan haberler geldi gündeme. Ardından güneyde açılan davalar. Alelacele, saçma sapan düzenlemeler yapıldı. O kadar saçma sapandı ki yıllarca "bu alan düzenlenmelidir" diyen CTP, yapılan düzenlemeye hem komitede, hem de genel kurulda ret oyu verdi.
Sonra ne mi oldu? O düzenlemede "yap-sat sektörü yabancıya kapatıldı. Kendi iş insanımızı koruyacağız, topraklarımızın daha fazla satılmasını önleyeceğiz, nüfusu da koruyacağız" diyenler uygulamada kazın ayağının hiç de öyle olmadığını anladı. 
Yabancı sermaye elbette bir delik bulacak, içeride yatırımlara devam edecekti. Kendine "hükumet" diyen bu yapı, olmazsa vatandaşlık verecek, yatırım izni verecek, bir yol bulacaktı. Buldu da! 
Şimdi bir yasa gücünde kararname çıktı ve yabancı ortağının % 49 hisseye sahip olduğu şirketler de yap-sat sektörüne girebilir hale getirildi. Zaten bu "hükumet" onlara vatandaşlık vererek veya başka yollarla bu işi yapıyordu, bari kayıt altında olsunlar denildi! 
Şimdi % 49 hisseyle küçük bir şirkete ortak olan ya da % 51'lik "gölge yerli ortak" ile bir şirket kuran yabancı yatırımcı, KKTC vatandaşı yatırımcıyla aynı şartlarda mal alıp yap-sat sektörüne girme olanağını kazandı. Hadi bakalım, inşaat sektöründeki büyük KKTC yatırımcısı ne kadar rekabet edebilecek bu yabancı yatırımcıyla, göreceğiz...
Kıbrıs sorunu ile ilgili yanlış politikalar, düzenlemedeki ve yönetimdeki basiretsizlikler, beceriksizlikler ve hepsinden önemlisi bu ülkenin, bu halkın geleceğine dair gailesizlik, umursamazlık ne yerli alıcıda hal bıraktı, ne yabancı alıcıda güven! 
Kim ne derse desin! Sanayide ve inşaatta yaşanan son gelişmelerle birlikte olan, ülkedeki sermayenin el değiştirme sürecinin hızlandıkça hızlanmasından başka bir şey değildir. KKTC vatandaşı işçi, memur, emekli, küçük esnaftan sonra KKTC vatandaşı sermaye de yurtsuzlaşma sürecindedir. 
Bu işler böyledir işte! Önce ona, sonra şuna, ardından buna dokunur fırtına. Siz, "bana" nasılsa dokunmaz diye rahattasınız sanırsınız. Sonra size de dokunduğunda anlarsınız aslında rahatta olmadığınızı ama o zaman da çok geç olur. 
Bu yurtsuzlaşma sürecine bir an önce dur demek zorundayız. Dış politikada da, iç politikada da yanlış üzerine yanlış üreten bu zihniyetten kurtulmadıkça, içeride de, dışarıda da daha başımıza örülecek çok çorap var! 
Kıbrıs Türk halkı varlığını çok zor koşullarda korudu, korumak zorundadır. Ve Kıbrıs Türk halkının bunu içeride de, dışarıda da herkese anlatabilecek, çözüm formüllerini üretebilecek çok güçlü bir insan kaynağı vardır. İlk iş, bütün bu meziyetlerden ve daha da önemlisi Kıbrıs Türk halkının var oluşuna dair gaileden uzak olan bu zihniyetten kurtulmaktır.”