Türk tarafının Kapalı Maraş’ı açma niyetine dair açıklama ve eylemlerinin Rumları tedirgin ettiği, 10 Rum’dan 8’inin, Türk tarafının Kapalı Maraş’ı yerleşime açması halinde “Maraş’ın Kıbrıs Rum idaresi altında iadesi hedefinin kesin yitirilmesi tehlikesi” gördüğü haber verildi.
Haftalık Simerini “Lefkoşa Üniversitesi”/ IMR araştırma ve anket örgütüne yaptırdığı,  Şubat 2020’de rastgele seçilmiş 18 yaş ve üzeri 500 kişiye ulaşılarak yapılan anketin sonuçlarını aktardı.
Anketten çıkan soncu değerlendiren gazeteye göre, her 10 Rum’dan 4’ü Türk tarafının Kapalı Maraş’ı açma niyetini hayata geçireceğine ve bunun, Rum tarafına baskı yapmak maksatlı bir “iletişim maytabı” olmadığına inanıyor.
Rumlar arasında, bu hareket ile Türklerin KKTC’nin tanınmasını, egemenliklerini yaymayı ve Güney Kıbrıs’ı Türkleştirmeyi hedeflediği inanışının hâkim olduğuna işaret edilen haberde, 3 Rum’dan 1’inin böyle bir gelişmenin ya Kıbrıs’ın bölünmesini veya fiili durumun devamını gündeme getireceğine inandığı kaydedildi.
Rumların ezici çoğunluğunun –yüzde 80’e varan bir oranda- Maraş’ın Kıbrıs Türk idaresi altında açılması ve kolonizasyonunun Kıbrıs sorununun çözüm sürecini olumsuz etkileyeceğine inanmasına rağmen Rum kamuoyunun, durum böyle devam ettiği sürece Rum Yönetimi Başkanı Anastaiadis’in müzakere masasına dönmesi gerekip gerekmediği konusunda bölünmüş göründüğü belirtildi.
Gazete, Rumların ezici çoğunluğunun, Türk tarafının Kapalı Maraş’ı açma projesinden vazgeçmesi karşılığında Güney Kıbrıs’ın enerji programını askıya almaması gerektiğine inanç belirttiğine dikkat çekti. 
10 Rum’dan 6’sının  Kıbrıs Rum tarafının Maraş konusunda geçmişte sunulan fırsatları değerlendirmesi gerektiğine inandığını söylerken, büyük çoğunluğunun da Kapalı Maraş’ın Türk idaresi altında açılması durumunda buraya geri dönmeyeceğini söylediğine dikkat çekildi.
Gazeteye göre, ankette yöneltilen “Türk ve Kıbrıslı Türk yetkililerin Maraş’ın açılmasına dair açıklamalarını takip ettiniz mi” sorusuna katılımcıların yüzde 40’ı “oldukça”, yüzde 25’i “çok”, yüzde 28’i “biraz” ve yüzde 7’si “hiç” cevabını verdi.
“Kapalı Maraş’ın yasal sakinlerden biri olsaydınız mülkünüzün kullanımı size verilsin diye sözde KKTC’nin egemenliğini tanıyacak mıydınız?” sorusuna, katılımcıların yüzde 5’i “kesinlikle evet”, yüzde 8’i “belki evet”, yüzde 10’u “belki hayır”, yüzde 75’i “kesinlikle hayır” dedi, yüzde 2’si cevap vermek istemedi. 
“Sizce Türkiye’nin bu yöndeki ilanının hedefi nedir” sorusuna, katılımcıların yüzde 37’si KKTC’nin tanınması, yüzde 28’i Rum yönetimine baskı, yüzde 27’si egemenliğini yayma/Kıbrıs’ı Türkleştirme, yüzde 6’sı iki devlet çözümünü ileri götürme,  yüzde 5’i ekonomik güçlenme ve kalkınma, yüzde 4’ü de KKTC’de beklenmekte olan seçimin sonuçlarını etkileme cevabını verdi.
Türk tarafının bu hareketinin Kıbrıs sorununun çözüm sürecini olumsuz etkileyeceğine inanıp inanmadıkları sorusuna katılımcıların yüzde 58’i “büyük olasılıkla”, yüzde 25’i “yeterli ölçüde”, yüzde 6’sı “küçük ölçüde” ve yüzde 11’i “hiç” cevabını verdi.
Türk tarafının Kapalı Maraş’ı yerleşime açma “tehditleri” devam ettiği sürece Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in müzakere masasına dönmesi gerekip gerekmediği sorusuna, katılımcıların yüzde 50’si “evet”, yüzde 48’i “hayır” cevabını verdi, yüzde 2’si görüş belirtmek istemedi.
Kapalı Maraş’ın yerleşime açılması halinde Rum tarafının “kentin Kıbrıs Rum idaresi altında yasal sakinlerine iadesi” hedefinin kesin olarak yitirilip yitirilmeyeceği sorusuna, katılımcıların yüzde 78’i “evet”, yüzde 22’si “hayır” cevabını verdi.
Kapalı Maraş önerisinin sorumlusunun hangi taraf olduğu sorusuna, katılımcıların yüzde 5’i “hiçbiri”, yüzde 10’u “her iki taraf da”, yüzde 1’i “Kıbrıs Rum tarafı”,  yüzde 82’si Kıbrıs Türk tarafı” dedi, yüzde 2’si cevap vermedi.
Katılımcılara, Rum yönetiminin Türk tarafının Kapalı Maraş’la ilgili “maharetlerini” engellemek için ne yapması gerektiğini düşündükleri de soruldu. Katılımcıların yüzde 45’i “Türkiye’yi uluslararası topluma resmen şikayet etsin”, yüzde 32’si “Güvenlik Konseyi kararlarına atıf yapsın”, yüzde 14’ü “başka ülkelerle ittifaklarını güçlendirsin”, yüzde 13’ü “barikatları kapatmak gibi, sahte devlete (KKTC) ekonomik etkileri olacak önlemler alsın”, yüzde 12’si “müzakere masasına dönsün” ve yüzde 5’i “yapılacak hiçbir şey Türkiye’nin politikasını durduramaz” dedi.
Kapalı Maraş’ı açma projesini engellemek için Rum yönetiminin enerji planlarını askıya alması gerektiğine inanıp inanmadıkları sorulan katılımcıların yüzde 18’i “evet”, yüzde 80’i “hayır” dedi, yüzde 2’si cevap vermedi.
“Size göre Türkler Maraş’ı açma ilanlarını hayata geçirecek mi yoksa Kıbrıs Rum tarafına baskı uygulamak maksatlı iletişim maytabı mı?” sorusuna katılımcıların yüzde 41’i “evet uygulayacaklar”, yüzde 53’ü “hayır, iletişim maytabı” dedi, yüzde 6’sı cevap vermek istemedi.
“Türkiye Maraş’la ilgili projesini ileri götürürse size göre Kıbrıs sorununun ertesi günü nasıl olur?” sorusuna katılımcıların yüzde 34’ü “fiili durum devam eder”, yüzde 33’ü “iki devlet çözümü/taksim”, yüzde 23’ü “Kıbrıs sorununun iki bölgeli iki toplumlu federasyon tipi çözüm çabaları devam eder”, yüzde 7’si konfederasyon tipi çözüm olur” dedi, yüzde 3‘ü cevap vermedi. 
Ankette “Kıbrıs Rum tarafı olarak, Maraş’ın iadesi konusunda zaman zaman önümüze çıkan fırsatları kabul etmeli miydik yoksa böyle bir şeyin Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümüne olumsuz etkileri mi olurdu” sorusu da yöneltildi. Katılımcıların yüzde 56’sı “evet kabul etmemiz gerekirdi”, yüzde 40’ı “hayır, Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümüne olumsuz etkileri olurdu” dedi, yüzde 4’ü cevap vermedi. 
“MARAŞ’I YEDİ DEFA REDDETTİK”
Politis’in “Maraş’ı Yedi Defa Reddettik” başlıklı analiz yazısında “Kıbrıs sorununu en iyi niteleyen ve yıkıcı bölünmüşlüğünü doğrulayan bir şey varsa o da Maraş bölgesinin ezelden beridir (Rum tarafından) gördüğü yaklaşımdır” vurgusu yapıldı.
Maraş’ı almanın Türkiye’nin hedefleri arasında olmadığı, bu nedenle buranın iskân edilmediği ve ilk önce Amerikan ambargosunun kaldırılması, ardından da Lefkoşa Havaalanı’nın açılması için müzakere kozu olarak kullandığı kaydedilen analiz-yazıda “belki devam eden inisiyatifler nedeniyle, Rum siyasi liderliğinin, başka daha büyük fırsatlar gelecek yanılgısı ile Maraş’ın iadesini gündeme getirecek fırsatları –kimi zaman büyük bir kolaylıkla- reddettiğine” vurgu yapıldı.
Yazıda “Hükümet sözcüsünün daha önceki gün tekrar ettiği ‘Kıbrıs sorununun Maraşlaştırılması’ ve ‘Maraş’ın 5 komşusu için emrivakilerin meşrulaştırılması’ ifadelerinin, Maraş’ın daha ilk günlerden itibaren Kıbrıs sorununun ayrı bir parçası olduğu, ezelden beridir Maraş’a en azından ciddiyetsiz yaklaşıldığını ve genel çözüm çerçevesinin parçası olmaya bırakıldığını göstermekte olduğu” belirtildi.
Yazıda “Kentin iadesi konusunda 4 yıllık bir dönemde (1978-81) toplam 6 fırsat sayılabilir, bunları kimisi daha büyük kimisi daha küçük başka fırsatlar da takip etti, neticede iade edilecek bir kent konumundaki Maraş bugün tam kolonize edilmenin eşiğinde bulunuyor” ifadelerine de yer verildi. 
DİMİTRİADİS: “MAL SAHİPLERİ TMK’YA BAŞVURSUN”
Rum Avukat Ahilleas Dimitriadis haftalık Kathimerini’ye verdiği özel röportajda, geçen hafta Kapalı Maraş’ta düzenlenen yuvarlak masa toplantısının durumun ne kadar ciddi olduğunu gösterdiği görüşünü ortaya koyarak, Kapalı Maraş’ta malı olan Rumların ve Rum yönetiminin yapması gerekenleri anlattı.
Haberi “6 bin 82 Mal Sahibi Maraş’ı nasıl Kurtarır” başlığıyla aktaran gazeteye göre, “Türkiye’nin Maraş’ın özellikle sahil cephesini istediğini vurgulamamız gerekir, bir şekilde Türkiye’yi bundan mahrum edebilir veya en azından işini zorlaştırabilirsek, davamıza yardımcı olur” diyen Dimitriadis özetle şöyle devam etti:
“Sahil cephesi ‘Konstantia’dan başlayıp ‘Golden Sands’ otele kadarki 425 dönümden ibarettir. İşgal bölgelerindeki Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvurmamız gerek. Bunu yapma sebebimiz, Komisyon’un Türk hukukuna göre Türkiye’nin, etkilenen başka bir çıkar yoksa kendilerine iade etmesi gerekiyor olmasıdır. Mağusa’nın kapalı bölgesinde, işgal altındaki diğer bölgelerin aksine kullanıcı veya müdahale yoktur çünkü 1974’ten beridir kapalıdır. Mağusa’nın (Ammohosto) bütün savunmasında doğru olmak istiyorsak o zaman kentte malı olan bütün Maraşlılar (Varosiotes) başvuru yapmalıdır. Toplam arsa sayısı 6 bin 82’dir. 
Evkaf, Osmanlı döneminden beridir, kapalı kentin mal sahibi olan üç vakıf bulunduğunu söylüyor.  Bizim cevabımız, İngiliz idaresi döneminde vakıfları İngilizlerin yönettiği ve bir de komite olduğudur. Birçok mal İngilizler tarafından satıldı ve 1944’ten 1959’a kadar yılda 2 bin 320 sterlin tazminat ödendiği tanındığından bu, ebediyen devam edecek bir şeydi. Ancak 1960’da Cumhuriyetin ilan edilmesiyle Kıbrıslı Türkler, Kıbrıslı Türklerin ve tabii Evkaf’ın taleplerinin nihai ve tam tahsilatı için 4 milyon sterlin istediler. İyi bir pazarlıktan sonra Kıbrıslı Türkler 1960’ta bir milyon 500 bin sterlini kabul ettiler. Bu paranın 500 bin sterlini Kıbrıslı Türklerin acil ihtiyaçlarının karşılanması için Evkaf Yüksek Konseyi Başkanı olan Dr. Küçük’ün şahsi hesabına yatırıldı. Öğrendiğim kadarıyla bu para Evkaf’a verildi ve işgal bölgelerindeki ‘Saray Otel’in inşasında harcandı. Kuruluş Antlaşması’ndaki Q ekinde Evkaf’ınkiler de dahil olmak üzere Kıbrıslı Türklerin bütün talepleri bu bir milyon 500 bin sterlin ile halledildi deniliyor.
Gerek 425 dönüm sahildeki, gerek tamamı yani 6 bin 82 arsa için Taşınmaz Mal Komisyonu’na iade ve 1974’ten bu yana kullanım kaybı ve faizleri için başvurular, metotlu ve kitlesel olmalı. Kıbrıs Cumhuriyeti şimdi bu çabaya yardımcı olmalı. Kullanım kayıplarının belirlenmesi için Tapu dairesi güncel değer tespitlerini yapmalı.”