Covid 19’dan dolayı kazı ve laboratuvar çalışmalarını 16 Mart’tan itibaren askıya alan Kayıp Şahıslar Komitesi (KŞK), son iki ay içinde bütün dosyaları ayrıntılı bir şekilde ele alıp, kazılara hazırlık yaptı.
Salgınla mücadelede büyük harcamalar yapmak durumunda kalan ülkelerden bağış almada bazı zorluklar yaşayabileceklerini ve aynı miktar parayı almak için daha fazla çaba harcamaları gerekebileceği görüşünde olan komite üyeleri, AB’nin pandeminin sonuçlarının bilincinde olduğunu ve bu yıl harcanamayan kaynağı gelecek yıla aktarmaya hazır olduğunu belirtti.
Kayıp Şahıslar Komitesi Kıbrıslı Türk Üyesi Gülden Plümer Küçük, salgına rağmen komitenin internet üzerinden de olsa perşembe toplantılarına devam ettiğini, UNDP ve PFF ile görüşmelerini aksatmadıklarını ve arkeologlarla antropolojistlerin de aynı şekilde telekonferans yöntemiyle teması sürdürdüğünü söyledi. Küçük, “Yani aslında KŞK’nin çalışmaları hiç durmadı. Sadece kazı ve antropoloji çalışmaları olumsuz etkilendi” dedi.
Kayıp Şahıslar Komitesi Kıbrıslı Türk Üyesi Gülden Plümer Küçük, Kıbrıslı Rum Üyesi Leonidas Pantelides ve üçüncü üye Paul-Henri Arni, Türk Ajansı Kıbrıs'a (TAK) verdiği röportajda Covid 19 salgınının komitenin çalışmalarını nasıl etkilediğini anlattı. Internet üzerinden telekonferans yöntemiyle gerçekleşen röportajda ayrıca komitenin salgına bağlı olarak değişen dünya koşullarına uyum için yaptığı plan ve stratejiler ele alındı.
Son zamanlardaki kazılarda kalıntıya ulaşma oranlarının yüzde 20 olduğuna işaret eden Rum üye Pantelides ise, bütün imkanları ve teknolojik gelişmeleri kullanarak çalışmalarının rasyonelliğini geliştirmeleri gerektiğine inanıyor. Pantelides, ayrıca Atlılar şehitlerinin kimliklendirilmesi çalışmasının doğru zaman geldiğinde ve koşullar uygun olduğunda yapılacağını belirtti.
Kıbrıslı Türk üye Küçük, komitenin çalışma şekliyle iki toplumun yakınlaşmasına katkı koyduğuna işaret ederek, “İki toplumdan genç bilim insanları yıllardır birlikte aynı amaç için çalışıyor. Tarihi gerçeklerle yüzleşip, adanın kara tarihinden sayfaların kapanmasına katkı koyuyorlar” dedi.
Üçüncü üye Arni ise, görgü tanıklarının bildiklerini paylaşmakta isteksiz olmasının karşılaştıkları zorlukların başında geldiğini belirterek, özellikle muhtarların görgü tanıklarının konuşmasını teşvik etmede komiteye yardımcı olmasını beklediklerini kaydetti.
“KAZI VE LABORATUVAR ÇALIŞMALARI ASKIYA ALINDI”
Covid 19’dan dolayı kazı ve laboratuvar çalışmalarının 16 Mart’tan itibaren askıya alındığını kaydeden Paul-Henri Arni, kapıların kapanmasıyla karşılıklı geçişler yapılamaz hale geldiğinden iki toplumlu komite ekiplerinin çalışmalarının da durduğunu belirtti.
ARNI: "EN KISA SÜREDE ÇALIŞMALARA YENİDEN BAŞLAMAK İSTİYORUZ"
Arni, çalışmaların, pandemiyle ilgili kısıtlamalar kaldırılıp, kapılar açılır açılmaz yeniden başlayabilmesi için stratejiler hazırladıklarını söyledi. Kayıp kişilerle ilgili yüzlerce dosyaları bulunduğuna işaret eden Arni, en kısa sürede çalışmalara yeniden başlamak istediklerini kaydetti.
Leonidas Pantelides de kazı ve laboratuvar çalışmalarının askıya alınmasından dolayı bütün enerjilerini araştırmalara yönlendirdiklerini ve son iki ay içinde bütün dosyaları ayrıntılı bir şekilde ele alıp, kazılara hazırlık yaptıklarını söyledi.
Pantelidis, komitenin Türk ve Rum ofislerinin bu süre içinde telekonferans ya da diğer online yöntemlerle dosyaları ele aldıklarını ve birikmiş işleri hallettiklerini kaydetti. Son bir yıl içinde teknolojik açıdan kendilerini yenileme fırsatı da bulduklarını söyleyen Pantelidis, iki ofisten gelen bütün bilgileri bir araya getirebilecekleri platformlar oluşturduklarını ifade etti. Pantelidis, kısıtlamalardan dolayı evlerinde çalışmak zorunda kaldıkları bugünleri bu yeni sistemlere adapte olmak ve araştırmalara yoğunlaşmak için kullandıklarını belirtti.
Gülden Plümer Küçük, salgına rağmen komitenin internet üzerinden de olsa perşembe toplantılarına devam ettiğini, UNDP ve PFF ile görüşmelerini aksatmadıklarını ve arkeologlarla antropolojistlerin de aynı şekilde telekonferans yöntemiyle teması sürdürdüğünü söyledi. Küçük, “Yani aslında KŞK’nin çalışmaları hiç durmadı. Sadece kazı ve antropoloji çalışmaları olumsuz etkilendi” dedi.
“ÖNCELİĞİMİZ KAYIPLARIN AİLELERİ”
Küçük, üç üyenin de “kayıpların aileleri” cevabını verdiği “komitenin öncelikleri”ne ilişkin soruya yanıtında, “Her zaman için önceliğimiz kayıp yakınları ve sorularına en hızlı şekilde cevap vermektir. Plan ve programlarımızı da aileleri göz önünde bulundurarak yaptık. Bu her zaman böyle olmuştur” dedi.
Paul-Henri Arni de bu aşamada önceliğin çalışmalara bir an önce başlamak olduğunu belirterek, çalışmaya başladıklarında, kaybettikleri zamanı yakalamak için çok daha fazla çaba harcamaları gerekeceğini söyledi.
KOMİTENİN FİNANSMANI SALGINDAN OLUMSUZ ETKİLENECEK Mİ?
Arni, salgının ekonomik sonuçlarının, işini bağışlarla yürüten komitenin çalışmalarının finansmanında soruna neden olup olmayacağına ilişkin soruyu yanıtlarken, kaynaklarının şu an için yeterli olduğunu, hatta arazi çalışmalarına 2-3 ay ara vermelerinden dolayı 3 yıllık planlarının sona ereceği 2020’nin sonunda tam tersi bir durumla karşı karşıya kalacaklarını belirtti.
Komitenin ana sponsoru AB’nin desteğinin devam ettiğine işaret eden Arni, 2021’in sonunda da bağışçıların bağışlarına devam etmelerini sağlamak için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. Salgınla mücadelede büyük harcamalar yapmak durumunda kalan ülkelerden bağış almada bazı zorluklar yaşayabileceklerini ve aynı miktar parayı almak için daha fazla çaba harcamaları gerekebileceğini kaydeden Arni, “2020-2021 döneminde bağışlarla ilgili bazı zorluklarla karşılaşabiliriz ancak bu önemli işin devamını sağlamak için onları ikna etmeye çalışacağız” dedi.
“BÜTÇE GELECEK YILA AKTARILACAK”
2020 için ayrılan kaynağın yitirilmesinin söz konusu olmayacağını çünkü önceden ayrıldığını kaydeden Küçük ise, sürekli temas içinde oldukları bağışçılardan AB’nin pandeminin sonuçlarının bilincinde olduğunu ve bu yıl harcanamayan kaynağı gelecek yıla aktarmaya hazır olduğunu belirtti.
Komitenin 2006’da başladığı projeyi yıllık programlar hazırlayarak sürdürdüğünü ve her safhanın da bütçeyle uyumlu olacak şekilde kendi içinde planlandığını vurgulayan Küçük, 2017’de hazırladıkları 3 yıllık strateji planının bu yıl sona ereceğinden, ana bağışçılardan AB’ye sunmak üzere yeni 3 yıllık strateji planı hazırladıklarını söyledi. Küçük, bu şekilde 3 yıllık bütçelerini de güvence altına alacaklarından çalışmalarını en iyi şekilde sürdürmeyi umut ettiklerini kaydetti.
Gülden Plümer Küçük ayrıca bütçe kaynaklarının oldukça rasyonel bir şekilde kullanıldığına işaret ederek, komitenin 2006’dan beri bütçesinin planlandığı şekilde kullanıldığını ve 2020’nin, kazı ve laboratuvar çalışmaları iki ay durduğundan, planlanan hedeflere ulaşılamayan tek yıl olacağını söyledi.
“GÖRGÜ TANIKLARI BİLDİKLERİNİ ANLATMAKTA İSTEKSİZ”
Küçük, pandemi dışında karşılaştıkları en önemli sorun ve problemlere ilişkin soruyu yanıtında, kayıp kişilerin bulunup, ailelerine teslimi konusunda birçok zorluklarla karşı karşıya kalındığını söyledi. Küçük, geçen zamana bağlı coğrafik değişikliklerin yanı sıra görgü tanıklarının yaşlanıp ya da ölmesinden dolayı yaşadıkları zorlukları aşmak için araştırma ekiplerini yalnızca insan kaynakları açısında değil, teknik düzeyde de güçlendirdiklerini belirtti.
KŞK’nin çalışmalarının her aşamasında değerlendirmelerde bulunduğunu ve işlerini uluslararası standartlara uygun şekilde yürütüp yürütmediklerinin oto kontrolünü de yaptıklarını kaydeden Küçük, her türlü eğitimin sağlandığı çalışanları, çalıştıkları farklı koşullarda karşılaşabilecekleri risklere karşı aşı ve benzeri tedbirlerle korumaya çalıştıklarını söyledi.
Küçük, şöyle devam etti:
“Çok başarılı 7 ekibimiz var ancak daha fazla ekip, daha fazla iş anlamına gelse de kaynağımız belli… Coğrafik ya da başka sorunlardan dolayı çalışmalarımız bazen planladığımızdan daha uzun sürebiliyor… Bazı çalışmalarımızda ise asbestle karşı karşıya kalıyoruz. Bu bizi çok yavaşlatıyor çünkü özel kıyafet giymek zorunda kalan ekipler çok daha dikkatli çalışmak durumunda kalıyor.”
Paul-Henri Arni de görgü tanıklarının bildiklerini paylaşmakta isteksiz olmasının karşılaştıkları zorlukların başında geldiğini belirtti. Arni, özellikle muhtarların görgü tanıklarının konuşmasını teşvik etmede komiteye yardımcı olmasını beklediklerini kaydetti.
“KALINTIYA ULAŞMA ORANIMIZ YÜZDE 20”
Leonidas Pantelides ise komiteye kayıpların akıbetine ilişkin bilgi akışının devam ettiğini ancak her zaman için daha fazlasına ihtiyaç olduğundan görgü tanıklarının bildiklerini anlatmalarını sağlamak amacıyla zaman zaman düzenledikleri kampanyalarla bilgi paylaşımı çağrısı yaptıklarını söyledi.
Bu bilgilerin analizinin de ayrı bir önemi bulunduğunu kaydeden Pantelides, görgü tanıklarının yaşlandığı ya da öldüğü düşünüldüğünde, bilginin güvenirliğinin öneminin daha da arttığını belirtti.
Pantelides, “Bizim son zamanlardaki kazılarımızda kalıntıya ulaşma oranımız beşte bir yani yüzde 20 oranındadır. Bu nedenle çalışmalarımızın rasyonelliğini geliştirmemiz lazım. Bunu da bütün imkanları ve teknolojik gelişmeleri kullanarak yapabiliriz çünkü çok iyi bilgi sahibi olduğumuz halde kalıntılara ulaşamadığımız durumlarla da karşı karşıya kalabiliyoruz" dedi.
Gülden Plümer Küçük de komitenin başarısının, her iki taraftan sağlanan bilgiye bağlı olduğuna işaret ederek, şu ana kadar binden fazla kayıp kişiye ulaşıldığını ve bunun da kendilerine ulaşan görgü tanıkları sayesinde olduğunu belirtti.
Kendilerine güvenerek, bildiklerini paylaşanlara teşekkürü bir borç bildiğini kaydeden Küçük, “Bize yardım etmeye devam edin ki biz de kayıp yakınlarına yardım edelim. Daha fazla gecikmeden kayıpları bulup, ailelerine teslim edebilmemiz için bize yardım edin” çağrısında bulundu.
“ATLILAR DA AÇILIP, KİMLİKLENDİRME YAPILACAK”
Pantelides, Atlılar şehitlerinin kimliklendirilmesi çalışmasının ne zaman yapılacağına ilişkin soruya yanıtında, Muratağa ve Sandallar’da olduğu gibi Atlılar’da da kazı ve kimliklendirme çalışmasının yapılacağını belirtti.
Bilgi sahibi oldukları tüm konuların, önceden hazırlanmış program çerçevesinde ele alınıp, üzerinde çalışıldığına vurgu yapan Pantelides, çok farklı faktörlerin etkilediği çalışmaların uygun zaman geldiğinde yapıldığını söyledi. Pantelides, “Covid 19 gibi süreci olumsuz etkileyen, çalışmaların planlandığı gibi yürütülmesini engelleyen gelişmeler olabiliyor. Çok sayıda faktörü dengelememiz lazım. Yüzlerce dosyamız var. Dosyalar arasında da denge sağlamak gerekiyor. Doğru zaman geldiğinde ve koşullar uygun olduğunda kesinlikle yapılacak” diye konuştu.
Gülden Plümer Küçük de, Atlılar, Muratağa ve Sandallar Şehitlerini Yaşatma Derneği ile sürekli temas içinde olduklarını ve ne zaman isterlerse komiteyle temasa geçip, bilgi alabileceklerini belirtti.
“GÜVEN OLMADAN YAKINLAŞMA OLMAZ”
Paul-Henri Arni, "Çalışabilen çok az sayıdaki iki toplumlu yapılardan biri olan komitenin, kayıplar gibi çok eski bir yaranın iyileşmesine yardımcı olarak iki toplumun yakınlaşmasına katkısı oluyor mu?" şeklindeki soru üzerine “Yakınlaşmadan önce güvene ihtiyaç var. Güven olmadan yakınlaşma olmaz” dedi.
Arni, şöyle devam etti:
“KŞK’nın çalışmaları kayıp yakınlarının güven duymasını sağlayabilir ve yakınlaşma için bu güvene de ihtiyaç var ancak ailesini kaybetmiş birinin diğer tarafa güven duyabilmesi için gerçekleri ve ailesinin akıbetini öğrenmesi lazım.”
Arni, komitenin çalışmaları ve kayıp yakınlarına yardımının, iki toplumun yakınlaşmasında anahtar unsur olabileceğini ancak yakınlaşmanın daha birçok unsur gerektirdiğini belirtti.
Gülden Plümer Küçük ise komitenin çalışma şekliyle iki toplumun yakınlaşmasına katkı koyduğuna işaret ederek, “İki toplumdan genç bilim insanları yıllardır birlikte aynı amaç için çalışıyor. Tarihi gerçeklerle yüzleşip, adanın kara tarihinden sayfaların kapanmasına katkı koyuyorlar” dedi. Küçük, uzun yıllar tabu olup, tartışılmayan kayıplar konusunun gündem olmasının ve gazetelerde konuyla ilgili yazıların yer almasının bile yakınlaşma yönünde önemli adım olduğunu belirtti.
Komitenin iki toplumlu çalışmalarını yürütmedeki başarısına da işaret eden Küçük, herhangi bir zorlukla karşılaşmadıklarını ve iki toplumlu özelliklerini başarıyla hayata geçirdiklerini söyledi. Küçük, “Kararları birlikte aldığımız gibi sorumlulukları da paylaşıyoruz” dedi.
“Ana sorumluluğu ailelere karşı olan komitenin çalışmaları iki toplumun yakınlaşmasına katkı sağlarsa bu bizim için bonus olur” diyen Rum üye Leonidas Pantelides ise komitenin çalışmalarıyla iki toplumun yakınlaşmasına değil de yakınlaşmayı engelleyen unsurların kalkmasına yardımcı olduğunu söyledi.
ASKERİ BÖLGELERDEKİ KAZILAR
Paul-Henri Arni, askeri bölgelerdeki kazılarla ilgili soruyu yanıtında, 2019’da askeri otoritelerle vardıkları uzlaşıyla 30 bölgede kazı imkanı sağlandığını, bugüne kadar 7 bölgede kazı yapıldığını ve sadece bir yerde kalıntı bulunduğunu belirtti.
Arni, anlaşmanın hala geçerli olduğunu ve arazi çalışmaları başlar başlamaz, askeri bölgelerdeki kazılara devam edeceklerini söyledi. Arni, daha önceki yıllarda da askeri bölgelerde kazı yaptıklarını ve kalıntılara ulaştıklarını kaydetti.
Gülden Küçük de aynı soruya yanıtında, askeri bölgelerdeki kazıların diğer bölgelerden farklı olmadığını ve kalıntıya ulaşma oranının hemen hemen aynı olduğunu belirtti.
Amacı 1963’den 1964’e toplumlararası çatışmalar sırasında ve 1974 olayları sırasında kaybolan 492 Kıbrıslı Türk ve bin 510 Kıbrıslı Rum’u bulmak olan KŞK bugüne kadar bin 208 kayıba ulaştı ve bunların 974'ünü kimliklendirdi.