Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB) Dünya Multipl Skleroz (MS) Günü dolayısıyla mesaj yayınladı, bilimsel gelişmeler ışığında MS’in çaresizlik ve ümitsizliğe yol açan, tedavisi olmayan bir hastalık olmaktan çıktığını anımsattı.
KTTB Yönetim Kurulu adına Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Gülsün Akansoy tarafından yapılan açıklamada Uluslararası Multipl Skleroz (MS) Federasyonu ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından her yıl 30 Mayıs’ın Dünya MS Günü olarak ilan edildiği ifade edildi.
Türkiye’de de Türk Nöroloji Derneği, Türkiye Multipl Skleroz Derneği ve diğer hasta dernekleri de “Multipl Skleroz” hastalığının farkındalığını arttırmak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenlediği belirtilen açıklamada hastalık hakkında şu bilgiler verildi:
“Multipl Skleroz 20-40 yaş başta olmak üzere genç erişkinlerde görülen, genellikle ataklar ve düzelmelerle seyreden, santral sinir sistemini (beyin ve omurilik) etkileyen bulgularla seyreden, olasılıkla bağışıklık sistemini etkileyerek myelin dediğimiz sinir hücresi kılıfı ve sinir hücrelerinde hasar oluşturan bir hastalıktır.
MS, beyin ve omuriliği etkilediği için çok çeşitli nörolojik belirtilere yol açabilir. MS hastaların çoğunda ataklar ve düzelmelerle, küçük bir grupta ise sürekli olarak ilerleyici belirtilerle seyretmektedir. Ataklar özellikle başlangıç döneminde tamamen düzelme gösterse de ilerleyen yıllarda bazı belirtiler kalıcı hale gelebilir. Ataklar genellikle saatler içinde ortaya çıkan, 24 saatten uzun süren, ateşin ve enfeksiyonun eşlik etmediği yeni nörolojik belirtilerdir. MS’e bağlı yakınmalar MS atağı sırasında ortaya çıkıp daha sonra iyileşebileceği gibi bir kısmı uzun dönemde kalıcı olabilmektedir. Merkezi sinir sistemi hastalığı olan, beyin ve omuriliğin birçok alanını etkileyen MS, görme bulanıklığı, çift görme, görüntünün kayması gibi görme bozuklukları, bir kolda bacakta ya da her iki bacakta güçsüzlük, yürümede dengesizlik, bir veya iki elde titreme, uyuşma, idrar kaçırma ya da yapamama gibi belirtilerle kendini göstermektedir.
Multipl skleroz 20-40 yaş arasında başlayan kadınlarda daha sık görülen bir hastalıktır.
MS birçok hastalığı taklit edebilir ve bu nedenle ayırıcı tanı bir çok incelemeyi gerektirebilir. Tanıda ve ayırıcı tanıda MRG (manyetik rezonans görüntüleme), beyin omurilik sıvısının (BOS) incelenmesi ve elektrofizyolojik çalışmalar yararlı yöntemlerdir.
Hastalığın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte multipl skleroz ve immunoloji alanındaki bilimsel araştırmalar “multipl sklerozun” ortaya çıkış nedeni, oluş mekanizmaları, tanısı ve tedavisi konusunda her geçen gün daha yeni bilimsel verilere ulaşmamızı sağlamaktadır. MS hastalığında temel neden vücudun immun sisteminin kendi hücrelerine saldırı yapmasıdır. Genetik yatkınlık dışında MS hastalığının ortaya çıkışını enfeksiyonlar, D vitamini düşüklüğü, sigara gibi çevresel faktörler tetikleyici olabilir. Özelikle sigaranın hastalığın ortaya çıkışında, hastalık seyrinde ve tedavi yanıtında önemli olduğunu gösteren kanıtlar giderek artmaktadır. D vitamini de benzer özellikler nedeniyle önemlidir.”
-Multipl skleroz bulaşıcı değildir…
Açıklamada MS hastalığı ile ilgili yanlış bilinen bazı konularda şu ifadelerle düzeltildi:
“Multipl Skleroz bulaşıcı bir hastalık değildir, aynı evi paylaşan aile bireylerine, aynı ortamda çalışan iş arkadaşlarına bulaşmaz.
Ailevi yatkınlık bazı bireylerde tanımlanmasına karşın sadece genetik geçişli bir hastalık değildir.
MS hastaların çocuk sahibi olmalarını engelleyen bir hastalık değildir. MS hastaları uygun tedavi yönetimi ve ilaç seçimi ile çocuk sahibi olabilirler.
Multipl Skleroz öldürücü bir hastalık değildir. MS ruhsal bir hastalık değildir. Multipl Skleroz tedavisi olmayan, çaresiz bir hastalık değildir. Gelişen yeni tedavi yöntemleri ile MS tedavi edilebilir bir hastalıktır.
Genel olarak yanlış bilinenin aksine MS’li kişilerin çoğunluğu olağan hayatlarına devam edip çalışabilirler”
- “Aile, eş, çocuklar, iş arkadaşları ve toplumsal sosyal destek önemli”
Aile, eş, çocuklar, iş arkadaşları ve toplumsal sosyal desteğin MS hastalığı açısından önemine işaret edilen açıklamada, “Hastanın sosyal desteği, fiziksel kapasitesi, işi, uğraşları, hobileri, günlük yaşam aktiviteleri ne kadar iyi olursa hastalık da daha iyi seyrediyor” denildi ve şu öneriler yapıldı:
“İlaçlar dışında aile bireylerinden gelen destek, hastanın iş hayatına devam etmesi ya da bir uğraşının olması önemlidir. Hastanın beslenmesine dikkat edilmeli, balık ve deniz ürünleri, salata, sebze ve meyve tüketilmelidir. D vitamini düzeyinin MS hastalığında önemli olduğunu, hastanın diyet dışında uygun zamanlarda güneşlenmesinin yararlı olacağını biliyoruz. Ancak MS hastalığında, kaplıca, termal sular ve sauna gibi sıcak ortamlar hastalık belirtilerinde artışa yol açabileceği için önerilmemektedir. Sigara kullanımın bırakılması hastalığın seyri üzerine ve tedaviye yanıt açısından önemlidir”
-“Farklı tedavi alternatifleri var”
Multipl sklerozun bilimsel çalışmalar ışığında giderek daha çok çözülebilen, yeni ve etkin tedaviler ile tedavi seçeneklerinin arttığı, MS’li birey ve nöroloji uzmanı arasında sıkı bir iş birliği gerektiren, sosyal, ailesel ve toplumsal desteğin önemli olduğu bir hastalık olduğu belirtilen açıklamada tedavilerle ilgili şunlar kaydedildi:
“Geçmişte bundan 20-25 yıl önce MS hastalığına özel bir tedavi seçeneğinin olmadığı günlerden 10’dan fazla tedavi seçeneğinin olduğu bir dönem yaşıyoruz. 1993 yılından önce MS için onaylanmış hiçbir tedavi bulunmazken bugün, hastalığın farklı gidişine ve aşamalarına yönelik olarak farklı tedavi alternatifimiz vardır.
MS tanısı ve tedavisi ilgili yeni gelişmeler yaşanıyor. Hastalığın tanısı ve izleminde, MS tedavinde yaşanan olumlu gelişmeler geleceğe umutla bakmamıza neden olmaktadır. Özellikle erken tanı koyduğumuz ve tedaviye başladığımız hastalarda daha iyi sonuçlar elde etmeye başlıyoruz.
Yapılan araştırmalar ve yeni bilimsel gelişmeler ışığında artık MS çaresizlik ve ümitsizliğe yol açan, tedavisi olmayan bir hastalık olmaktan çıkmıştır”