Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda 3 Milyar 979 Milyon 154 bin TL’lik Polis Genel Müdürlüğü bütçesi görüşülüyor.
-Barçın
Bütçe üzerine ilk sözü CTP Milletvekili Devrim Barçın aldı. Polis emekçilerinin sendikalı olarak görev ifa edemediklerini belirten Barçın, Anayasa’nın 49’uncu maddesinin kimsenin zorla çalıştırılamayacağını, angarya çalışmanın yasak olduğunu düzenlediğine dikkat çekti. Maliye Bakanlığı’nın polise ek çalışma karşılığı olarak yüzde 25 için yetki verdiğini, ancak polis mensuplarının, müdürlüğün talimatıyla yüzde 25’ten çok daha fazla çalıştırıldığını dile getiren Barçın, polis mensuplarının, Anayasa’nın amir hükmüne aykırı şekilde çalıştırıldığını söyledi.
Polis mensuplarının derdinin para olmadığını, huzur içinde yaşamak istediklerini ifade eden Barçın, ek çalışma karşılık oranlarının yapılan işe göre yüzde 50, yüzde 100’e kadar çıkabildiğini belirtti. Barçın, polis emekçilerinin örgütlü bir mücadele içerisine giremediği için bu yaklaşımın doğru olmadığını kaydederek, anayasaya uygun şekilde ek çalışma ödeneklerinin verilmesi gerektiğini dile getirdi.
İçişleri Bakanlığı ve Polis Genel Müdürlüğü’nün özel güvenlikçileri denetlemekle mükellef olduğunu belirten Barçın, ekipler kurularak, fiziki olarak özel güvenlik hizmeti veren kişiler hakkında çalışma yapılması gerektiğini belirtti. Kadın ve erkek polis evli ise kira ödeneğinin sadece erkeğe verilmesinin doğru olmadığını da ifade eden Barçın, bu konuda daha duyarlı olunmasını istedi.
Bütçesel anlamda mülteci tahliye giderlerine bakıldığında bir gerileme olduğunu kaydeden Barçın, mülteci ve suçluların tahliye gideri dışında kalan giderler için kullanılacak kalemin ne için kullanılacağını sordu.
İnsanların beklentileri üzerinden siyaset yapılmasının bırakılmasını isteyen Barçın, polis çalışanlarının emekliliğiyle ilgili Polis Örgütü Kuruluş Yasa Önerisinin komitede olduğunu ifade ederek, hükümetin vereceği talimatla bu öneri görüşülmeye başladığında CTP’nin bunu destekleyeceğini söyledi.
-Solyalı
CTP Milletvekili Ürün Solyalı ise, “Polis örgütü bizler için hayati önemli ve kıymetli… Yıpranmasını değil, güçlenerek topluma hizmet sunmasını tercih ederiz” diyerek, konuşmasına başladı.
“Polis Müdürünün, birinci derece akrabalarının yasa dışı şekilde istihdam edilmesini sağlamasını kabul etmediklerini” dile getiren Solyalı, mevzuata aykırı istihdamın kovuşturulması gerektiğini söyledi.
Polislerin çok uzun mesailer ortaya koyduğunu ve angarya çalıştırıldığını dile getiren Solyalı, bunun derhal Maliye Bakanlığı tarafından bütünlüklü şekilde ele alınması gerektiğini kaydetti.
Polisin örgütlenme haklarının anayasa tarafından uygun görülmediğini belirten Solyalı, her yıl terfilerin, tayinlerin mahkemelerde tartışılmasından rahatsız olduklarını ifade etti. Solyalı, “Bu derhal doğru zemine oturtulmalı” dedi.
Polisin ulaşım hakları ve seyahat özgürlüklerinin kısıtlandığını dile getiren Solyalı, yasakçı değil belli kurallar çerçevesinde hareket edilmesi gerektiğini söyledi.
Polis çalışanlarının emekliliğiyle ilgili bir yasa önerisi olduğuna işaret eden Ürün Solyalı, Bakanlar Kurulu görüşüyle yasa önerisinin gündeme alınmasını istediklerini belirtti. Solyalı, ek mesailerle ilgili de derhal tedbir alınmasını gerektiğini ifade etti.
Polis örgütünün yüzde 74.6 kapasiteyle çalıştığı bilgisini aldıklarını anlatan Solyalı, 3 bine yakın olması gereken sayının 2 bin 280 civarında tutulduğunu kaydetti. Emekli olanla istihdam edilen sayının aynı doğrultuda artmadığını belirten Solyalı, kadroların doldurulması gerektiğini söyledi.
Mahkeme haberlerinin katlandığına dikkat çeken Solyalı, “Toplum olarak tedirginiz” diyerek, polis örgütünün güçlendirilmesinin önemi üzerinde durdu. Polis örgütünün kendine verilen bütçeyi uygun bulmasını da eleştiren Solyalı, “Yetmez. Bu bütçe artı verecek… Ayağınızı yere vurup sesinizi daha fazla çıkarmanız gerekirdi” dedi.
Polisle karşı karşıya gelen vatandaşın uğradığı hak ihlalleri konusuna da değinen Solyalı, gösteri hürriyetinde kullanılması gereken gücü aşan eylemlere tanık olduklarını hatırlatarak, polisin gösteri hürriyetine, özgürlükçü yaklaşmaya başladığını ifade etti ve bunun devam etmesini diledi. Solyalı, “İnsan hakları boyutunda polisin kendini geliştirmesi zorunludur” diye konuştu.
Polisin sivil otoriteyle bağının ele alınması gerektiğini kaydeden Solyalı, polisin sivil otoriteye tamamen tabi olacağı yasal değişikliğin gündeme gelmesini talep etti. Nezaret koşullarında da bahseden Solyalı, “Tutuldukları yer o kadar kötüdür ki olmaması gereken bir yerdir” dedi. Ürün Solyalı, “İnsanları, insan dışı koşullarda barındırmak birincisi polise, ikincisi bu devlete ayıp” şeklinde konuştu.
Solyalı, sınır kapılarının rahatlatılmasının aylardır talep edildiğini ve bu konuda da tavır alınmasını istedi.
-Baybars
Bağımsız Milletvekili Ayşegül Baybars ise, polisin bütçesinin yıllardır yetersiz olduğunu belirterek, polis bütçesinin teknik olarak da bu şekilde hazırlanmaması gerektiğini söyledi.
Dünyada suçu önleme birimi de olduğuna dikkat çeken Baybars, huzur ve asayişin sağlanmasının suç önleme biriminin ilgili bakanlıklarla yapacağı topyekûn bir mücadele olduğunu kaydetti. Baybars, polisin yalnız kaldığını ve suçu önleyici politikalar ortaya koymasının mümkün olmadığını ifade etti. Ayşegül Baybars, gençlerin istihdamının suça yönelimi engelleyeceğini de anlattı.
Uyuşturucuyla mücadele ve diğer konularla ilgili uyarıcı medya kampanyaları düzenlenmesi gerektiğini ifade eden Baybars, bu konuda ciddi kaynak ayrılmasının önemli olduğunu kaydetti.
“Toplumun polisten korkarak değil, polisle birlikte hareket etmesi” gerektiğini belirten Baybars, Sivil Hizmet Görevlileri Yasası’nın da değişmesi gerektiğini belirterek, sivil hizmet görevlilerinin özlük haklarının değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
“Polis sayısının artması kadar niteliğinin de artması gerekir” diyen Baybars, öte yandan polisin suçları önlemede veya soruşturmada teknolojik bir altyapısı olmaması durumunda bunun bir anlamı olmayacağını ifade etti.
“Lefkoşa Suriçi bölgesinde uyuşturucu ticareti son derece yoğun” diyen Baybars, aydınlatma olmaması, sınır boyunca kameraların bulunmamasının bölgeyi tehlikeli hale getirdiğini söyledi. İnsanların çocuklarıyla ilgili güvenlik endişesinden de bahseden Baybars, polisin iş yükünün ciddi anlamda arttığını kaydetti.
Mazbata ve tebliğ işlerinden polisin alıkoyulması gerektiğini ifade eden Baybars, “Polis Genel Müdürlüğü’nün re-organize edilmesi gerekiyor” dedi. Polisin devriye aracı eksikliği olduğunu da dile getiren Baybars, araçların yenilenmesinin önemli olduğuna dikkat çekti.
Polis Genel Müdürlüğü bütçesinin hiçbir şeye yetişmediğini gördüklerini ifade eden Baybars, polisin Hizmet İçi Eğitime de ihtiyacı olduğunu dile getirdi. “Özel güvenlik görevlisi çalıştıran kurumların yüzde 90’ı muhtemelen yasalara aykırı davranıyorlar” diyen Baybars, özellikle eğitim üzerinde durarak, bu konuda adım atılması gerektiğini söyledi.
“Yolsuzluk iddiası, kamu görevini ihmal suçu, kamu görevini kötüye kullanma suçlarıyla ilgili soruşturmanın çok ağır, yavaş hantal ilerlediğini” ifade eden Baybars, adaletin erken tecelli noktasında hızlı hareket edilmesi gerektiğini kaydetti. Özellikle trafikte yaşanan kazalarla ilgili ehliyet, trafik eğitimi ve yol güvenliğinden şikayet edildiğini dile getiren Baybars, polisin az imkanlarına rağmen çok büyük emekler verdiğini belirtti. Baybars, suçu önleme politikası, nüfus politikası gibi meselelerde hükümetin polise yardımcı olması gerektiğini kaydetti.
Yangın, sel, deprem gibi durumlar için itfaiyenin güçlendirilmesinin son derece önemli olduğunu dile getiren Baybars, itfaiyenin iş yükünü hafifletmek için binaların yangından korunmasına ilişkin yasa tasarısının geçirilmesi gerektiğini belirtti.
-Özuslu
CTP Milletvekili Sami Özuslu ise konuşmasında, polis üst düzey yetkililerinden yeni aldığını belirttiği bilgileri kamuoyuna aktardı.
Kutlu Adalı cinayetinin aradan 27 yıl geçmesine rağmen çözülemediğini belirten Özuslu, iki yıl önce konunun yeniden gündeme geldiğini hatırlattı. Polis Genel Müdürlüğü’nün ifşaatlar sonrasında Adalı dosyasını raftan indirdiğini ve 3 isim hakkında KKTC’ye giriş yasağı ve ülkeye gelmeleri durumunda mahkemeden tutuklama kararı alındığını açıklayan Özuslu, “bu isimlerin Sedat Peker, Atilla Peker, eski mit yöneticisi Mehmet Korkut Eken olduğunu” kaydetti.
Fazıl Önder ve iki avukatın peşi sıra basın emekçisi ve gazeteci cinayetine kurban giden Kutlu Adalı’nın dosyasını takip etmek, gündemde tutmak ve araştırma yapmanın boyunlarının borcu olduğunu belirten Özuslu, Başsavcılığın, Türkiye’de ilgili mercilerle gerekli yazışmaları yapıp yapmadığını sordu.
“Jet dosyası” konusuna da değinen Özuslu, konunun dört farklı dosyadan oluştuğunu, bunların ikisinin polisler aleyhinde olduğunu kaydederek, iki polisten birinin dosyasının Başsavcılığa gittiğini kaydetti. Özuslu, kamu görevlisi iki kişi hakkında da dosyalar hazırlandığını belirterek, “dönemin atanmış üst düzey bir Sağlık Bakanlığı çalışanı hakkında da polisin soruşturma yapıp, Başsavcılığa gönderdiğini ancak Başsavcılığın dosyayı açılmamak üzere kapattığını” söyledi. Özuslu, diğer dosyaların da tamamlanıp Başsavcılığa gönderileceğini kaydederek, topun Başsavcılıkta olduğunu kaydetti.
Kıb-Tek’le ilgili dosyalar konusuna da değinen Özuslu, 2021’in Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarını kapsayan ve TPİC şirketinden ihalesiz alımla ilgili dönemde ortaya çıkarılan 6,7 Milyon dolarlık dosyayı da sorguladıklarını belirtti. Raporun Mali Polise iletildiğini, soruşturmanın geniş kapsamlı olarak sürdürüldüğünü ifade eden Özuslu, Kıb-Tek’le ilgili 3-4 şikayet konusu olduğunu ve bunların bir bütün ele alındığını kaydetti.
Kıb-Tek soruşturmasının 2024 ortasında polis tarafından bitirilip, Başsavcılığa gönderilmesinin hedeflendiğini dile getiren Özuslu, “Savcılık da, polis de bütün ilgili makamlar da görevlerini korkusuzca yapsınlar. Korkmasınlar, arkalarında ana muhalefet olarak biz varız… Yürüyün da korkmayın arkanızda halk vardır” dedi.