Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis, Fileleftheros gazetesinde yer alan söyleşinde mülteci konuları ve sorunlarıyla ilgili soruları yanıtladı.
Fileleftheros gazetesi, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis ile yaptığı ve bugün birinci bölümünü yayımladığı, mülteci konusunun ele alındığı söyleşiye geniş yer verdi.
Hristodulidis'in söyleşisinin yarın yayımlanacak olan kısmında ise Kıbrıs sorunu bulunuyor.
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis, mülteci konusuyla başa çıkılması için gündemde olan plandan bahsederek, Güney Kıbrıs'ın tüm çabalarının şemsiyesinin, ülkenin cazip bir destinasyon olarak addedilmesinin engellenmesi olduğunu söyledi.
Hristodulidis bir yandan özellikle insan tacirleriyle ilgili cezaların ağırlaştırılmasının ayrıca siyasi sığınma başvurularının derhal incelenmesi konularının da gündemde olduğunu ifade etti.
Anlaşılacağı gibi siyasi sığınma başvurularının hızlı bir şekilde yapılması gerektiğini vurgulayan Hristodulidis, ayrıca daha fazla geri dönüşün de yapılmasının gerektiğini söyledi.
Hristodulidis, bir ilerlemenin bulunduğunu, hatta daha da olacağını belirterek, bütünsel yaklaşımları çerçevesinde ödenek politikasından da bahsettiklerini, değişmesi gereken bazı olguların bulunduğunu ifade etti.
Hristoduidis, örneğin Avrupalı bir vatandaşın Kıbrıs'a taşınması ya da bir Kıbrıslının İngiltere'den veya Avustralya'dan Kıbrıs'a taşınması durumunda, ödenek alabilmesi için 5 yıl daimi ikamete gerek olduğunu anımsatırken bunun uluslararası koruma statüsündeki kişiler için geçerli olmadığını belirtti.
Hristodulidis sözlerinin devamında bu kişilerin uluslararası koruma aldıkları ilk günden itibaren ödenek başvurusu yapma hakkına sahip olduklarını ifade etti.
İnsan tacirleriyle ilgili olarak Hristodulidis, insanların acılarından faydalanmaya çalışanların, Güney Kıbrıs'ta bulunan insan tacirlerinin, uluslararası koruma statüsünden yoksun bırakılması konusunda da tereddüt etmeyeceklerini söyledi.
Irkçılık ve bunun "partiler tarafından araç haline getirilmesiyle" ilgili soru üzerine "Kıbrıslılar" olarak, en azından büyük bir çoğunluğunun ırkçı olduğunu düşünmediğini söyleyen Hristodulidis, toplum tarafından mültecilere yönelik gerçek ilgi ve dayanışmayı gösteren birçok davranışın gözlemlendiğini belirterek bazı kişilerin seçimlerde daha fazla oy almak için mülteci konusunu bir veya başka yöne çekmek için mülteci konusunu araç haline getirdiğini ifade etti.
Hristodulidis açıklamasında ayrıca, mülteci sorunuyla başa çıkılmasına yardımcı olmayacak açıklamaları siyasi parti başkanlarından da duyduklarını belirtti.
Bir başka soru üzerine Hristodulidis, mülteci konusunun çok ciddi bir konu olduğunu ve hükümetin 7 önceliği içerisinde yer aldığını söyledi.
Hristodulidis, Güney Kıbrıs'a yönelik gelişleri yüzde 50 oranında azalttıklarını, geri dönüşleri yüzde 55 artırarak bu ofislerini güçlendirdiklerini, ilk kez gelen mülteciden daha fazlasının geri dönüşünün sağlandığını, geçmişte bin olan aylık başvuru inceleme sayısını ise bin 800'e çıkardıklarını ifade etti.
Baf'a bağlı Hloraka ve Limasol'da yaşanan olaylarla ilgili soru üzerine Hristodulidis, kendisine yönelik bilgilendirme kapsamında, Hloraka'da başlayan şiddetin, mülteci sorunuyla başa çıkılması kararlılıklarının göstergesi olan hükümet kararnamesiyle ilgili olmayan bir olay neticesinde başladığını söyledi.
Bir sorunun bulunduğunu söyleyen Hristodulidis, bunun göğüslenmesine yönelik planlamanın da var olduğunu dile getirdi.
Hristodulidis bir başka soru üzerine, herhangi bir şiddet şeklinin kınanması gereken bir unsur olduğunu ilk baştan dile getirdiğini söylerken mülteci sorunun dün başlayan bir sorun olmadığını, 2015 itibarıyla başlayan bir sorun olduğuna dikkati çekti.
Bu olayların idare edilmesinde sorumluların olduğunu düşünüp düşünmediği şeklindeki bir soru üzerine Hristodulidis, elbette bulunduğunu, olaylar sonrasındaki toplantının nedeninin Limasol'da uygulanan operasyon planı hakkında bilgi almak olduğunu ancak polisten duyduklarının kendisini tatmin etmediğini samimi bir şekilde söylemesinin mümkün olduğunu ifade etti.
Hristodulidis bu nedenden dolayı, polisten kendisine yönelik ,sonuçlarıyla ve raporlarla birlikte bir not hazırlamasını istediğini belirterek, duyduklarından memnun kalmadığını söyledi.
Bir başka soru üzerine Hristodulidis, kamu düzeninin korunması gerekliliğinden söz ederek, hükümet ve devlet olarak vatandaşların, ülkede ikamet edenlerin ve ziyaret edenlerin güvende hissetmesi konusunda sorumluluklarının bulunduğunu ifade etti.
Hristodulidis, gösterileri düzenleyenlerin de tüm olanlarla ilgili olarak sorumluluğunun bulunduğunu söyledi.
Olaylara neden olan kişilerin, ortaya çıkan maddi zararları ödemesi yönündeki çağrısının ve bunun mümkün olup olmadığı şeklindeki soru üzerine Hristodulidis, Hukuk Dairesi ile konuştuğunu, sanığın mahkumiyeti durumunda cezaların içine, maddi hasarın meydana geldiği işletmelere yönelik maddi zarara ilişkin tazminatın da dahil edildiği yasada ilgili öngörünün bulunduğunu ifade etti.
Bu tür şiddet olaylarına sıfır tolerans gösterilmesi gerektiğini ifade eden Hristodulidis, Limasol Kaymakamlığından, zararın tespit edilmesini talep ettiğini ayrıca kendisinin verdiği talimatın ardından Sosyal Yardım Müsteşarının, uğradığı maddi zararın karşılanması amacıyla, büfesinde büyük maddi zarar meydana geldiği için ağlayan kadınla da iletişime geçtiğini söyledi.