Kıbrıs konusunda diyaloğun yeniden başlaması için zemin bulmaya odaklanan BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin’in her iki taraf da kendi tezlerinde ısrar ettiği için bunu başaramadığı ancak BM’nin çabasını sürdüreceği bildirildi.

Politis “Üçlü Görüşmeyle İlgili Bir Öneri Formüllerle Masada” başlığıyla manşete çektiği haberinde, BM’nin ısrarla devam ettirdiği çabasında şu iki parametre üzerinde yoğunlaştığına dikkat çekti: “Türk tarafını, usulle ilgili bazı konuları ele almak üzere ilk görüşmeleri adada olacak bir üçlü görüşmeyi kabule ikna etmek ve Üçlü görüşme yapılırsa, olası özlü görüşmelerde her iki tarafı da memnun edecek bazı metinler hazırlamak.”

Bu önerinin hedefinin çok basit olduğunu yazan gazete, “Her kim müzakereleri yeni bir çıkmaza sürüklerse, sonuçlarıyla karşılaşacak. Bu sonuçlar neler olacak? Kıbrıs sorunu, müzakerelerin başlamasından önce olduğu gibi bir sorun olmayacak” ifadelerine yer verdi.

Gazeteye göre, Kıbrıs Türk tarafının "Kıbrıs Rum tarafı 2004 ve 2017’de  müzakerelere 'Kıbrıs Cumhuriyeti' olarak katılıp, yine 'Kıbrıs Cumhuriyeti' olarak ayrılırken, Kıbrıslı Türkler 'toplum-sahte devlet' olarak katıldığı müzakerelerden 'sahte devlet' olarak ayrıldı" argümanına cevap vermek için iki lidere, yeni tur müzakereleri diğerlerinden çok daha muteber kılacak bir formül sunulması düşünülüyor.

Bu formül aracılığıyla Kıbrıs Türk tarafına yönelik peşin müzakere avantajlarının da ortadan kaldırılmaya çalışıldığını yazan gazete, BM kaynağına dayanarak, Kıbrıs raporunu 4 Temmuz 2024’te sunması beklenen Holguin’in görevinin, çabaları etkin olursa, birkaç ay daha uzatılacağını kaydetti.

-“Üç noktalı formül”

Gazete, “uygulanmasının hakim ve garantörlüğünü AB ve diğer uluslararası toplumla işbirliğinde BM’nin yapacağı formülün üç noktadan oluştuğunu yazdı. Gazete, formülü şöyle sıraladı:

“1-Girilecek yeni müzakere turu Kıbrıslı Rumlar yüzünden başarısız olur ve çözüme ulaşılamazsa, uluslararası toplum ilk aşamada Kıbrıslı Türklerin ekonomik ve spor ambargosunu kaldıracak. Bu, iki bölgeli, iki toplumlu federasyon olmadan, Kıbrıslı Türklerin geleceğine ilişkin bir dizi tartışmanın başlangıcı anlamına geliyor.

2-Kıbrıslı Türkler yeni müzakere turuna girer ve müzakereler onlar yüzünden başarısız olur, çözüme ulaşılmazsa Maraş ve dolayısıyla ara bölge BM Barış Gücü’nün kontrolüne girecek. Bu, Kıbrıs Türk devletinin siyasi açıdan yükseltilmesi ya da tanınmasına yönelik her türlü çabanın son bulacağı anlamına geliyor.

3-Çıkmazdan her iki tarafın da sorumlu olduğuna hükmedilirse, Kıbrıslı Türk ve Rum liderliklerine yeni kişiler seçilene kadar süreç beklemeye alınacak"

Gazete, Avrupa başkentlerinde bu tür birçok öneri dolaştığını ve önerilerin birçoğunun Türk ve Rum taraflarının bilgisinde olduğunu yazdı

Habere göre, müzakerelerin iki tarafça onaylanması gereken bir çözüme varması halinde referandum yapılması da düşünülüyor. Siyasi analistlere göre, en iyi yaklaşım, “çözüm anlaşmasını iki toplumun seçilmiş temsilcilerinin onaylaması.” Referandumun hemen yapılmaması, aylarca beklenmesi ve anlaşmaya varılanların büyük kısmının uygulamaya konulması halinde yapılması düşüncesi de var.

“-BM’yi de, uluslararası unsuru da ikna edemeyen Rum tarafından adım bekleniyor”

Fileleftheros, Rum tarafının bir yıldır dile getirdiği “ortamı değiştirmek için hareket/jestler”le ilgili söylemlerinin ne BM’y,i ne de bir kısım uluslararası unsuru ikna etmediğini yadı.

Kombos: “Türkiye’nin Suriye’de edinmeye çalıştığı nüfuzun daha kötü durumlara yol açmayacağından emin olunmalı” Kombos: “Türkiye’nin Suriye’de edinmeye çalıştığı nüfuzun daha kötü durumlara yol açmayacağından emin olunmalı”

Gazete, “Kıbrıs Rum Tarafından Adım Bekliyorlar” başlıklı haberinde, Kıbrıs sorununa müdahil yabancıların ve bir dereceye kadar da BM’nin, taraflar arasında anlaşma olması şartıyla, Kıbrıs sorununda alternatif bir sürecin ana hatlarını dolaylı yolla ortaya koyduğunu yazdı.

Haberde, BM Genel Sekreteri’nin Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin’in Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristoduidis ile; Yunanistan Başbakanı Kiriaklos Miçotakis’in Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşeceği yarının Kıbrıs sorunu açısından kritik bir gün olarak nitelendirildi.

Rum tarafının, Ankara’daki Erdoğan-Miçotakis görüşmesinin Kıbrıs sorunu açısından belirleyici olması ümidini taşıdığına dikkat çekilen haberde, Tatar ve Hristodulidis’le son kez görüştükten sonra Ada’dan ayrılacak Holguin'in adaya yakın zamanda dönüp dönmeyeceğinin bilinmediğine işaret edildi.

Gazete, Kıbrıs sorununa bütün müdahillerinin, olguların değişmesine yardımcı olacak hareketler olmazsa Kıbrıs sorunundaki çıkmazın aşılması perspektifi bulunmadığı görüşünde birleştiğine işaret etti. Haberde, taraflardan karşı taraftan hareket beklediğini yazdı.

Rum tarafının, Türkiye’den (Türkiye-AB ilişkilerinde ilerleme karşılığında) Cumhurbaşkanı Tatar’ı müzakere masasına iteleyecek harekette bulunması, Cumhurbaşkanı Tatar’ın görüşmeye girmeyi kabul etmek için ortaya koyduğu şartların kabul edilmesi, BM’nin ve uluslararası unsurun ise her iki taraftan hareket beklentisi içerisinde olduğu kaydedildi.

Habere göre, Rum tarafının, bir yıldan uzun süredir, ortamı değiştirmeye yönelik hareketler/jestler konusunda ortaya koyduğu söylemlere rağmen ne BM, ne de bir kısım uluslararası unsur Rum yönetiminin tezlerinden ikna olmuş görünmüyor. "BM, Holguin’in ağzıyla, Rum tarafının hareketlerde bulunması gerektiğini ima ediyor ancak bunların hangi adımlar olması gerektiğini net şekilde ortaya koymuyor." denildi.

Gazete, ilk görüşmesinde Holguin’in kendisine bazı fikirler ilettiğini ve kendisinin de bunlara cevap verdiğini söyleyen ancak bunları açıklamaktan kaçınan Hristodulidis’in “uzlaşılmış çözüm çerçevesinin aşılması söz konusu değil.” sözünü hatırlattı.

Gazeteye göre, Kıbrıs sorununa müdahil yabancılar ve bir dereceye kadar BM, taraflar arasında anlaşma olması şartıyla, Kıbrıs sorununda alternatif bir sürecin ana hatlarını dolaylı yoldan ortaya koyuyor. BM’nin ve bir kısım yabancı müdahilin jestlerden söz ederken Kıbrıs sorununun özünü değil, iki lider ile BM arasında ortak bir üçlü görüşme yapılmasına yardımcı olacak jestleri kast ettiği iddia ediliyor.

Holguin’in üçüncü ziyaret turunda “çok da iyimser ya da gelişmelerin seyrinden etkilenmiş görünmediğini belirten gazete ,muhataplarına söylediklerinin de var olan zorluklar ve çıkmazın kaldırılamamasının göstergesi olduğunu kaydetti.

-“Her şey Holguin ve Guterres’e bağlı”

Her şeyin Holguin ile BM Genel Sekreter Antonio Guterres’e bağlı olduğu belirtilen haberde, Holguin’in temas turunu tamamladıktan sonra Guterres’e sunulmak üzere, sözleşmesinde belirlenen çerçeve içerisinde Kıbrıs konusunda harcadığı çabalar, mevcut durum ve geleceğe dair perspektifler hakkında rapor hazırlayacağı belirtildi.

Holguin’in görevine devam edip etmeyeceğine Genel Sekreter’in karar vereceği ancak bunun büyük ölçüde, yazacağı rapora bağlı olacağını yazan gazete, Cumhurbaşkanı Tatar’ın, Holguin ile görüşmesinin ardından yaptığı "çıkmaz ilan edilip, Kıbrıs sorununda başka bir prosedür izlenmesi gerektiği" yönündeki açıklamasını hatırlattı. Haberde, kesin çıkmaz ilanın başarısızlığı kabul etme anlamına geleceğinden Guterres’in bu aşamada bundan kaçınacağı değerlendirilmesi yapıldı.

-“Miçotakis’in Ankara ziyareti büyük merakla bekleniyor”

Fileleftheros gazetesi ise Rum yönetiminde, iki liderin en azından diyaloğa geri dönmesi için karşılıklı harekette bulunma konusunda AB'nin tarafların bağlı olan ellerini çözebileceği görüşünün hakim olduğunu yazdı.

Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in Ankara ziyaretinin, Cumhurbaşkanı Tatar’ı müzakerelere iterse AB’de sahip olacağı faydalar konusunda Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ikna etmesi açısından bir fırsat olarak görüldüğünden büyük bir merakla beklendiği belirtildi.

Alithia manşet haberine “Holguin Çaresizlik içinde Son Çıkışı Arıyor… Uluslararası Toplum, Avrupa, Yunanistan ve Türkiye Belirleyici Rollerini Oynamaya Hazır Görünüyor” başlığını attı. Tarafların tam olarak ne istediğini netleştirmek için Türkiye ve Yunanistan’ın da katılacağı beşli görüşme için sivil toplumun nabzını tutan ve uluslararası toplumdan da bu konuda yeşil ışık alan Holguin'in Cumhurbaşkanı Tatar ve Rum Yönetimi Başkanı Hristodulidis’e yönelttiği “her iki tarafın da esneklik göstermesi gerektiği"ne dair uyarıda bulunduğuna işaret edildi.

-“Holguin’in ortak zemin arayışlarını destekliyoruz”

Gazetenin başka bir haberine göre, Rum Sözcü Vekili Yannis Andoniu, Rum tarafının Holguin’in doğrudan müzakerelerin yeniden başlaması için ortak zemin arama çabalarını desteklediğini söyledi.

Andoniu, Rum Enformasyon Dairesi’nin “Kıbrıs Üniversitesi Türk ve Ortadoğu Bilimleri Türk Konuları bölümünün” işbirliğiyle “Theofilos Yeorgiadis” etkinlik salonunda bu yıl ikincisini düzenlediği “1974: O Zamanki Konuların Bugüne Etkileri” konulu panelin açılışında konuştu.

Yannis Andoniu, Rum tarafı olarak Holguin’in çabalarına destek verdiklerini ve “bir AB üyesi ülkedeki siyasi soruna bulunacak çözümün, etkilenen bütün tarafların menfaatine olacağına” inandıklarını söyledi.