Atina’nın, Türk-Yunan ilişkilerinde “Kıbrıs sorunu önceliklidir” doktrininin terk edilmesi, bu ilişkilerin Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Batı’ya yönelişi değerlendirilerek görüşülmesi gerektiği, bunun Kıbrıs sorunundaki çıkmazın kaldırılmasına da yardımcı olacağı kanaatinde olduğu bildirildi.

Haberi Haftalık Kathimerini “Türk-Yunan İlişkilerine Yeni Yaklaşım… Yeni Olgularda Kıbrıs Sorununun Yeri ve Atina-Lefkoşa İlişkisi” başlığıyla manşetten, “Atina-Lefkoşa İlişkilerinde Yeni Dönem… Nikos Hristodulidis ve Kiriakos Miçotakis İlişkilerinde Yeni Başlık Açmaya Çalışıyor” başlığıyla iç sayfasından aktardı.

Habere göre Yunanistan Başbakanı Miçotakis, başbakanlığa yeniden seçilmesinden sonra, dış politikayı yönetme konusunda kendini çok güçlü hissediyor. Türkiye’nin Batı’ya yönelmesiyle oluşan konjonktür Atina’da, Türk-Yunan ilişkileri için çok elverişli bulunuyor. Atina bunu, ‘Kıbrıs sorunu önceliklidir’ doktrininin terk edilmesi, Türk-Yunan ilişkileri ve Kıbrıs sorununun iki ayrı düzeyde işlemesi gerektiği şeklinde okuyor.

Yunanistan’daki ve Güney Kıbrıs’taki diplomatik çevreler özellikle Crans Montana çöküşünden sonra ve Hristodulidis hükümetindeki tezler mozaiği nedeniyle Miçotakis’in –alenen reddetse de- Rum yönetiminin tam olarak ne istediğini bilmediğini değerlendiriyor. Çünkü Hristodulidis (Crans Montana’da) kalınan yerden devam edilmesini istiyor, DİKO Guterres Çerçevesi’ni reddediyor, EDEK ise iki bölgeli iki toplumlu federasyonu reddediyor. Yunanistan’da, Türk-Yunan ilişkilerinde ayrı ilerlemesi gerektiğini, bu hareketlerin dolayısıyla Kıbrıs sorununa da yardımcı olacağı ve çıkmazı kıracağını düşünenler de var.

Haberde Rum Yönetimi Başkanı ile Yunanistan Başbakanı’nın baş başa 45 dakikalık “kritik” görüşmesinden sonra Kıbrıs sorununun Atina-Ankara görüşmelerinde ele alınmasını arzulayan Nikos Hristodulidis’in, bu iki konunun neden ayrı işlemesi gerektiğini tam olarak anlamış göründüğüne işaret edildi.

Miçotakis’in Güney Kıbrıs ziyaretinde Hristodulidis ile ilişkilerindeki soğukluğu ısıtmayı hem de uluslararası gelişmelere, özellikle de Batı’ya yönelen Ankara’ya karşı, ortak adım attıkları mesajını vermeyi hedeflediği kaydedilen haberde geçmişte ikilinin arasında soğukluk yaratan noktalar detaylandırıldı.

Sebeplerden biri Miçotakis ve partisi Yeni Demokrasi’nin (ND) Rum başkanlık seçimi öncesinde DİSİ’nin başkan adayı Averof Neofitu’ya açık destek vermesi, Miçotakis-Anastasiadis ilişkilerinde zaman zaman ortaya çıkan pürüzlerde Hristodulidis’in rolü olması sayıldı.

Buna en çarpıcı örnek olarak Aralık 2019’da Türkiye ile Lübnan arasında işbirliği mutabakat zaptı imzalandığında Güney Kıbrıs’ın, öncelikle Yunanistan’ı ilgilendiren bu konuda BM ve AB’ye şikâyet mektupları göndermesi gösterildi.

Hristodulidis’in, AB’nin Türkiye’ye yaptırım uygulaması baskısının da, Yunanistan’ın alenen desteklemesine rağmen soru işaretleri yarattığına, şimdiki “first lady” ve o zamanlar “Başkan’ın Avrupa Konuları danışmanı" Filippa Karsera’nın diplomatik görüşmelerdeki rolünün de yardımcı olmadığına işaret edildi.

Karsera’nın Hristodulidis üzerindeki nüfuzu ve eski Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in Avrupa Konseyi çerçevesinde Almanya Başbakanı Angela Merkel ile görüşmesine yaptığı müdahalenin Atina’daki diplomatik dehlizlerde çok konuşulduğu belirtilen haberde, Karsera’nın yaptığı müdahalelerin Merkel’in “başkan ile konuşurum, başkalarıyla değil” mesajı verecek kadar canını sıktığı hatırlatıldı.